Şu sanatçı tayfası kadar vergi kaçıranı yoktur
pazartesi kutsileri. Ne fiş keserler, ne z raporu alırlar, ne çalıştırdığı
insanların sigortalarını yatırırlar. Eğitimli iki zabıtamı da yanıma aldığım
gibi galeri galeri denetime çıktım, cumartesi geceyarısı. Bir de beni görünce
bayılan insanlar yere düştükleri zaman; tam kafalarını yere vurduklarında donk
diye ses çıkar. İşte o sesi seviyorum.
*Zamanlaması harika olmalı.
*Eski arabesk şarkılardan kehanetler çıkartmaya
çalışmalı.
*Rahibelerden oluşan bir konken grubu olmalı.
*Yaşlı kokusuna karşı tahammülsüz olmalı.
*Pazardan eve gelirken poşetleri iki koluna eşit
olarak bölüştürmeli.
*Haftalık mikrop ve virüs oranlarını bana sütun
grafiklerle raporlamalı.
*Bastonu şemsiyeye, pelerini paraşüte sevgisi
nefrete hemen dönüşebilmeli.
Neyse bir galeriye girdim, inanılmaz bir kalabalık
bir tablonun önünde sıradalar. Bana bakan bile yok. Karşı konulamaz bir merakla
yanlarına yürüyüp, neye baktıklarına baktım. İnanılmazdı. Benim attığım bir
tekmenin kıçında çıkardığı izi adam kıçının derisini soydurarak sergiliyordu. Sok
ayağımın dışı tüm netliği ile adamın kıçında çıkmış, tarak kemiklerime kadar. Sanatçıyı
tebrik ettim ama tüm ısrarlara rağmen kendine bir tekme daha aşketmedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder