26 Ağustos 2013 Pazartesi

pazartesi - yaşam koçu adayım

Yaşa hürmet olayını çok anlayamıyorum pazartesi antiageingcileri. Geçen seferki gibi sokağın başında gördüğüm bir ihtiyar tam dört gün boyunca yürüyerek kapıma ulaştı. Ben yine papa geldi sanmıştım ama yaklaştıkça gelenin çok daha yaşlı ve çok daha pölüm pörsük bir insan olduğunu gördüm. Adamın kapıyı her çalışı arasında bile yarımşar saat vardı.

*Çok güzel olduğu için hiçbir kız arkadaşı onu düğünlerine çağırmamalı.
*Zihninden kendi kendine satranç oynayabilmeli.
*Şarabını, sirkesini ve peynirini kendi yapmalı
*İşlediği günahlar işleyeceği günahların teminatı olmalı.
*Tecrübeli bir rehine olmalı.
*Son saniyelerin insanı olmalı
*Çok feci yemek yapmalı.


Üçüncü kez kapıyı çalınca açtım. Altı saat sonra salondaki tekli koltuğa oturmuş; Kuvayi Milliye’nin kuruluşunda neler yaptığını, Kazım Karabekir’le yaptığı bezik maçları, ikinci dünya savaşını ve daha bir sürü tarihi anıyı anlatırken ben de şiddete başvurmadan bu bunağı nasıl defedeceğimi düşünüyordum. “Ben çok yaşadığım oğul, istersen yaşam koçun olabilirim” demese delirmezdim de ama o an tepemin tası attı. Ne yaptığımın bir önemi yok. Benden öyle kaçtı ki; sadece bir gün sonra sokağın başından dönüp uzaklaştı.

Hiç yorum yok: