20 Mayıs 2016 Cuma

duygusal enişte anıları 4

4.
Bak bu anı daha eski aliciğim. O kadar eski ki; geçmiş milenyumdan kalma. bırak beni hasan enişteciğinin bile cep telefonu yok. Ankara’da inanılmaz bir kar var ve okullar bir haftadır tatil. O sıkıcı gecelerde aradığım ana şefkatini Ana Britanicca ansiklopedisini pervasızca okuyarak buluyorum. Saat on iki suları evin telefonu çaldı. Malum o saatte çalan telefondan iyi haber gelmez. Öyle de oldu, arayan enişteciğindi.

“kanka” dedi yine titrek bir ses tonu ile “sizde havuç var mı?” başkası olsa şaşırır ya da kızardım ama arayan enişteciğin olunca bu tür duygusal dalgalanmalarına alışığım. “Var erolcum” dedim. “peki kaç tane?” diye sordu. Gittim saydım tam yedi tane vardı. “Havuçları al gel hemen, lütfen soru sorma durum çok acil” dedi. Ben de öyle yaptım. Tabi o zamanlar ehliyet de yok; dizim kadar karda yarım saat yürüyerek evleri vardım. Elimden havucu aldı ve koşarak yaptığı kardan adamın burnuna taktı, sonra “kanka bize daha çok havuç lazım, herkes kardan adam yapıyor ama havucu koymuyorlar, havuç burunsuz kardan adam mı olur? Yazık değil mi kardan adamlara?” dedi; o sesi hiç aklımdan çıkmıyor. Hem ağlıyor, hem de insanların bu duyarsızlıklarına isyan ediyordu. “havuçları ikiye bölsek” diyecek gibi oldum ama işaret parmağını dudağıma götürdü ve “bu teklifini duymamış olayım” dedi.


Elimizde havuçlar yürümeye başladık aliciğim. Burunsuz kardan adamlara havuçtan burun taktık, bazısı biraz yamulmuş, onları düzelttik ta ki havuçlarımız bitene kadar. “Erol eve gidelim, ayak parmaklarımı hissetmiyorum” diyorum, dinlemiyor da. Sonra bir tane daha kardan adam bulduk. Yalnız kim yaptıysa plastik sanatlara karşı bir yeteneği olduğu besbelli; kıvrımları, duruşu, perspektif ve oranları ile farklı bir kardan adam ve en önemlisi gerçek havuç kullanılmış. Ve havuç öyle saplanmamış da, bir şekil verilmiş ve çok şık olmuş. Erol çok sevindi bu kardan adamı görünce. Gitti sarıldı, okşadı, “sen ne tatlı bir kardan adamsın”, “sen ne tatlış bir kardan adamsın”, “sen güzel bir kardan adamsın” öyle konuşuyor. “erol diyorum geç oldu, hadi eve gidelim annen bekler” yok diyor “gitmem, ben gidersem kardan adam yalnız kalır, sıkılır” inanmazsın aliciğim o gece sabaha kadar bekledik ta ki kardan adamı yapan adam gelip nöbeti devralana kadar. Ben iki ayak parmağımı o gece kaybettim ve enişten her kadar ısrar ettiyse de donmamak için kendisine sarılmadım.

Hiç yorum yok: