30 Mayıs 2016 Pazartesi

duygusal enişte anıları 6

Biraz arayı açtım çünkü enişteciğin beni çaysızlıkta tehdit ediyor aliciğim ama malum sonra yufka yüreğine yenik düşüyor tontişim. Bu olay enişteciğinle tanıştığımız ilk yıllarda gerçekleşti. Muhtemelen 97 yazı. O sene ne oldu, nasıl oldu bilemiyorum ama enişeciğin paraya para demiyor. Sabah bir kornet dondurma yiyor, akşam iki magnum. Bak o zaman magnum dondurma bize magnum silah kadar uzak, zengin çocuklarına algida karne ile dağıtıyor. Sonra iki tane bmx bisikleti var enişteciğinin; kırmızı nike air max ayakkabısını giydiğinde siyah bmx’ine biniyor, siyah nike air max ayakkabısını giydiğinde kırmızı bmx’ine. Tolga abinin ev numarası var adamda. Gece canı sıkılınca arıyor, tolga abi kanal 6’ya koşuyor ve acil canlı yayına giriyorlar ve enişteciğin hügo oynuyor. Özellikle belirtmeme gerek yok sanırım, o çocuk enişten değil.

Neyse aliciğim koalisyonların yönettiği dönemin Türkiye’si borç batağında. Refahyol hükümetinin tek başarısı sağlık bakanı yıldırım aktuna’nın ajda pekkan’la olan nikahsız birlikteliği desem durumun vahametini anlarsın sanırım. Sokak aralarında bile döviz büroları var ve türk lirası her geçen saniye değer kaybediyor. Yazılı ve yazısız basında her gün kriz haberleri var. Mesela ailem beni hava 45 derece olmadan dondurma yenmeyeceğine bir şekilde ikna etmiş. Ya da bisiklete binersem dizlerimin acıyacağına. Hatta nike air max ayakkabısı giyen çocukların kaçırıldığına. Zaten ev telefonumuz tuşlu değil çevirmeli olduğu için hiç hügo oynamak gibi bir hayalim olmamıştı. Asgarinin asgarisinde yaşıyoruz işte.

Türkiye’nin akşamları ise sadece bir adamın tekelinde. Reha muhtar! Her akşam, tüm Türkiye Show haber’de reha muhtar’a maruz kalıyoruz. Ekonomik kriz, borç gibi haberler alışmış olsak da reha muhtar her akşam aynı konuyu farklı biçimde işliyor. O gece de “her çocuk amerikaya 47 dolar 34 sent borçlu doğuyor” diye bir haber yapıyor. Bunu duyan enişteciğin kaşığına doldurdu havyarı ağzına götüremiyor. Kaşık öyle havada kalıyor. Ve bir plan yapıyor.

Plan basit, enişteciğin ödeyebileceği kadar çocuğun borcunu ödeyecek, sanki kendisi çocuk değilmiş gibi. Hemen bir liste çıkartıyor süper yürekli kahraman. Tanıdığı çocuk sayısı 400’ü aşkın. Diğer gün döviz bürosuna elinde 400 aşkın ve hepsinin üstünde bir çocuğun ismi yazılı zarf giriyor ve her zarfa 47 dolar 34 sent koydurtup çıkıyor. Bürodan çıktığında cebinde bir senti yok. Para dolu zarflarla Amerikan büyükelçiliğine gidiyor ve sıra beklemeye başlıyor. Sıra tam üç gün sonra geliyor ve bir senti bir kalmamış enişteciğin aç biilaç oturuyor. Bir simit yese bir arkadaşının borcunu ödeyemeyecek.


Sonunda sıra geliyor enişteciğine. Zarfları çıkartıyor ve büyükelçinin suratına fırlatıp dönüyor. Dönüşte de beni arıyor. Öyle sokaklarda yürüyoruz. Elimiz cebimizde.

Hiç yorum yok: