11 Ocak 2016 Pazartesi

pazartesi - and the oscar goes to...

Sinema kadar zaman kaybettiren bir şey yok pazartesi sinekolikleri. Elime bir kitap aldığımda hızlı hızlı okuyup altı sekiz dakika arası bitirebiliyorum ama filmi hızlı izleyemiyorum. Hızlandırdığım zaman ses çok komik çıkıyor, en ağır dramı bile komedi filmi sanıyorum.

*Kokusundan rahatsız olmadığı kimseyi öldürmemeli.
*Kahvesinin telvesini kendi için değil ülkesi için yorumlamalı.
*Kafa karıştırıcı instagram fotoları koymamalı.
*Kimsenin bilmediği bir şey bildiğinde, bunu kimseye söylememeli.
*Konstantrasyonunu bozanın konsantrasyonunu bozmalı.
*Kaşı ve kirpikleri arasında altın oran olmalı
*Küçük planların büyük uygulayıcısı olmalı


İşin kötüsü sinemanın bu gıygıylığından dolayı sizlerin algısı üzerinde büyük etkisi var. Yavaş ama etkili. İster istemez ben de Oscar, moskar, altın bilmembirşey ödülü alacak filmleri seçmek zorundayım. Bu hafta üç yıl sonra ödül alacak filmlerin senaryolarını okudum ve seçtim. Önümüzdeki hafta da bu sene ödül alacak filmler izleyeceğim. Haftaya kimse benden verim beklemesin. Beynim süngere dönecek!

Hiç yorum yok: