“Bize distopya kuartetinini
kuruluş macerasını anlatır mısınız?”
“Elbette. Eskiden başka
kuartetlerde müzikal maceralara atıldım. Biz grup müziği yapan sanatçılar çok
uzun saatler süren provalar yaparız. Şimdi ismini dahi anmak istemediğim eski kuatetimdeki
müzisyen arkadaşlarımla aramızda çok büyük fikir ayrılıkları vardı. Bir kere
çok ‘olumlu düşünen’ insanlardı. Gelecekle ilgili manasız bir umut
içerisindeydiler. Her şeyin çok güzel olacağına inanıyorlardı ve bu beni
çıldırtıyordu. Piyanist bir arkadaşım artık bilgiye çok hızlı ulaşabilmemiz
sayesinde dünyanın daha güzel bir yer olabileceğine inanıyordu. Akıllı telefon
teknolojisinin sadece on yıl içerisinde daha da hızlanacağına ve merak
ettiğimiz bir bilgiyi sadece içimizden geçirdiğimiz zaman gözümüzün önünde
otomatik bir arama motoru araması olacağına
“Peki şimdiki grup
arkadaşlarınız hayata nasıl bakıyor?”
“… cımız eşi ve sekiz çocuğu
ile birlikte kendi elektriğini ve suyunu üretebilen, dört bir yanı
konservelerle dolu, yerin 23 metre altında bir sığınakta yaşıyor ve sadece
provalar ve konserler için yeryüzüne çıkıyor. …cımız ise …. İse malumunuz evliler. Farklı dinlere
inansalar da hayatlarını ibadetle geçiriyorlar, kazandıkları hemen hemen tüm
para ile iyilik yapıyorlar ve böyle bir dünyaya çocuk getirmemeye karar
verdiler.
”
Akıllı telefonlar zaten
bilginin değerini azaltıyor ve ilerleyen zamanla tamamen bitirecek. Yeni
insanların bir şey öğrenmesine gerek kalmayacak ve insan tembelliğe hemen
adapte olur ya, elli altmış nesil sonra hiçbir şey bilmeyen insanlar olacak. Sonrası
ütopya olsun. Virüs girecek, artık o her şeyi bilmemize yarayan aparatlar
çalışmayacak. Sular çekilince kıyıda kalan denizyıldızları gibi kuruyup öleceğiz.
Bence dil olayı bitince
sınırlar kalkacak. Rusya merkezli bir arama motorunun çeviri özelliği sayesinde
geçen sabah Venezüellalı bir meslektaşımla gerçekten geliştirici bir sohbette
bulunabildim. Düşünsenize ben İngilizce, Almanca ve anadilimi biliyorum; o ise
İspanyolca, İtalyanca ve anadilini biliyor. Aslında aracı olmaksızın anlaşmamız
imkansız gibi görünürken bir bilgisayar programı sayesinde aracısız görüştük.
Dil sınırı kalkınca insan ne kadar değişir düşünsenize. Eskiden savaş
meydanlarında iki ülke savaşırken biraz sonra öldürmeye çalışacağı kişinin
dilini bilmiyordu. Belki iki kelime edebilseler silahları birbirilerine
doğrultmaktan vazgeçeceklerdi.
Buradan devam edeyim.
Sınırların kalkmasını kaçınılmaz görüyorum. Dil tabusu yıkılınca ardından hemen
din tabusunu yıkacak. Birine sorsan sınırların olmadığı bir dünya muhteşem bir
dünya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder