özal o 17 nisanda ölmeseydi meksika hava yollarında pilot olmama kadar uzayacak bir hikayem olabilirdi
beşiktaş ankaraya geliyordu. işte özal öldü, maç iptal oldu. on beş gün sonraya ertelediler ama o gün de anneannem öldü ve maçı izleyemedim, biletler yalan oldu.
ama özal ölmeseydi beşiktaş maçı 2-0 kaybedecekti. yetmezmiş gibi berbat oynayacaktı ve çocukluk kahramanım sarı fırtına metin'in şekeri mi düşecek bir şeyler olacak; inanılmaz hırçın bir maç geçirecek, rakip stoperin ayağını kırıp kırmızı kart görecek çıkarken de benim gözlerimin içine baka baka küfredecekti.
ve ben de hem metin, hem de futbol aşkımdan soğuyacatım. Başka hayallerime Batu'yu ortak edecektim ve badmingtoncu olmak isteyecektik. Bir antreman dönüşü elimizde raketler, beyaz tişört ve beyaz şortlarla bizi gören bir grup manasızca bizi dövecek, zavallı Batu aşırı yumruktan ölecekti.
ben de artık çaresiz spora tövbe edecek, arkadaşsız da kaldığımdan kuzu kuzu ders çalışmaya başlayacaktım. dersler o kadar da manasız değilmiş, öğrenecek ne kadar çok şey varmış, sınavlardan 100 almak ne kadar da güzelmiş gibi saçma cümlelerle kendimi kandırıp liseyi onur listesinde bitirecek; askeri liseyi kazanıp pilot olacak, sonra da mecburi hizmet bitince para için orduyu bırakıp Meksika hava yolları için çalışacaktım.
ama olmadı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder