Çok uzun süredir dünya turu yapmadığımı fark ettim pazartesi
devrialemcileri. Listemin ulaştığı, varlığım için kendi inanışlarına göre
şükreden herkesi bir tutarım. Hafifmeşrepmiş, dengesizmiş, yozgatlıymış, yozlaşmışmış,
cep telefonunda kendi çıplak fotoğraflarını çekecek kadar gerizekalıymış demem.
İstasyonlar belli, trafik yok, hayatı da felç etmem diye bir dünyayı trenle
dolaşmaya ani bir karar verdim.
*Profesyonellerle çalışmalı.
*Özerk bir şoförü olmalı
*Günahlarını bana doğru yazıp altını imzalayarak
çıkartmalı.
*Her yılın en iyi yardımcı kadın oyuncu oskarını
alan artistiyle bir yıllık arkadaşlıklar kurmalı.
*Hiç beklemediğim çıkarımlar yapıp benim kafamı
karıştırmalı.
*Amuda kalktığı zaman yanakları kızarmamalı.
*Daima yalnız seyahat etmeli.
Yolculuğun ilk birkaç saati çok güzeldi. Fotoğraflar
çektirdim, camdan çorak bozkıra bakıp insanları, insanlarımı, kadınlarımı düşündüm. Sonra tren
durdu. İndim bir bisküvi aldım. Tekrar trene bindim, tren gitmiyor. Biraz bekledim
hareket yok. Sekiz dakika sonra sabrım taştı. İki kondüktörü döverekten
makinistin yanına girdim ve “Hadisenize be!” diye sesimi yükselttim. Burası
Kurtalan, son istasyon, dedikleri gibi de acı gerçekle yüzleştim. Tüm ilçeler
birbirilerine tren yolu ile bağlı değilmiş. Ray yok falan anlamam, beni evi
bırakın, dedim hüzünle. Ray olmayınca tren biraz fazla sarsıyor, çok ses yapıyor ama
yine gidiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder