17 Ağustos 2014 Pazar

pazartesi - bir yaz günüm

Her sene sırf köpekbalığı saldırısı olmasın diye Karadeniz, Akdeniz, Marmara ve Tuz Gölünde bir kez gider ve açılıp işerim pazartesi hudutsuzları. Hatta bir sene hiç üşenmemiş tüm iç deniz ve okyanuslara işemiştim de o sene birçok köpek balığı türünün soyu tükenmişti. Hatta sırf ondan benim sidiğim denize dökülmez özel ekipler tarafından buharlaştırılır ve buhar çölün derinliklerine gömülür. Bir başka bir şey anlatacaktım da neyse bir küçük su döküp geleyim.

*Uçuklukları uçuklara yol açmamalı.i
*Gittiği mekanlardan kolonyalı mendil çökmemeli.
*Paraşütünü sırtından hiç çıkarmamalı.
*Korktuğunda kendine özgü bir koku yaymalı.
*Çantasında her zaman yelpazesi olmalı.
*Ulus, devlet, halk, etnisite falan konuşup kafa ütülememeli.
*Arka kol kaslarından bakıldığında tombiş bir insan olmalı.

İşte bu sene de alevli şort mayomu giyip Akdeniz’e sahillerine uhrevi amacım için indim ve malum kumlar alev gibi yandığı için denize doğru koşmaya başladım. Tam hızımı almıştım ki; denizdeki kadınların benim şişme bebeğime sarılarak yüzdüklerini gördüm. Sonra şezlonglara baktım, her kadının yanında benim şişme bebeğim şezlongdaydı. Hatta kadının biri benim şişme bebeğimi kuma gömüyordu, başka iki kadında şişme bebeklerimi omuzlarına almış deve güreşi yapıyordu. Ayaklarım yana yana kıyıya doğru yürüdüm. Yesin bunları köpekbalıkları.

Hiç yorum yok: