Ben Serdar: Küçüklüğümden beri sanata, özellikle tiyatroya ilgim oldu. Anasınıfında küçük bir oyunda başrol oynayarak başlayan serüvenim amatör tiyatrolarla devam etti. Kabul etmem gerekir ki tanrının bana bahşettiği yeteneklerim vardı ama ben onları çalışarak daha da geliştirdim. Ezber, mimik, vücut dili gibi konularda kendimi eğitmeye, ailemin de desteği ile, on yaşımda başladım.
Sonra bir şampuan reklâmında küçük bir rolle devam etti hikâyem. Sonra bir tüp reklâmında tüpçünün arkadaşından koşan çocuktum. Bu reklâm filmlerinde fark ettim ki tiyatro benim için bir sevda da olsa kameraları da seviyordum. Bir yandan okuluma devam edip, notlarımı yüksek tutup konservatuar hayali kuruyor, bir yandan da dizilerde küçük rollerde oynuyordum. Sonra “Valide” isimli dizi de ilk ciddi rolümü kaptım. Dizi kısa süreli olsa da benim tanınmamı sağlamıştı.
Sonra dizileri başka dizileri takip etti ve “ Asiler Sınıfı” ile ilk başrolümü kaptım. Dizi o senenin en çok izlenen dizisiydi. Lisenin en asi, en delikanlı öğrencisini oynuyordum ve bol bol kavga sahneleri vardı. İşte o zaman benim geleceğimin aksiyon filmlerinde olacağını anladım ve uzak doğu sporları dersleri almaya başladım. Jujutsu ve aikido öğrendim. Özellikle aikido beni mental yönden de çok eğitti, çok faydasını gördüm.
Fiziğimin ve öğrendiğim uzak doğu sporları sayesinde yeni bir kulvar açıldı önümde. Eskinin sempatik, biraz fırlama çocuğuyken artık aksiyon ve tarihi filmlerin aranılan oyuncusuydum. Şimdi de kariyerim bu yolda gidiyor ve çok memnunum. Son filmim “ Ölüm” tam iki milyon kişi tarafından izlendi ve herkes devam filmini istiyor. “ Ölüm II”’ de muhtemelen sürpriz olarak yabancı bir oyuncu ile oynayabilirim ve bu benim Hollywood’a açılan kapım olabilir.
Ben Sertaç: Serdar’ın ikiz kardeşiyim, Serdar’ın o anlattığı anasınıfındaki oyunda ben utanmış, oynayamamış, sahnede ağlamıştım. O ortam her zaman gerdi beni. Zaten Serdar ünlü oldukça baktım ben de ünlü oluyordum, ilginin aynısı ben de görüyor ve Serdar sabahlara kadar setlerde sabahlarken ben barlarda sabahlıyordum. İyi bir kardeştir Serdar, kendisi artist olsa da bana karşı bir artistliğini hiç görmedim.
Sonra Serdar bu Uzakdoğu sporlarına merak salınca beraber gitmeye başladık. Onun vücudu gelişirken ben hımbıl kalmayı göze alamazdım. Beraber idmanlar yaptık, beraber çalıştık ve bir gün menejeri bana bir teklifle geldi. Kardeşimin dublörü olacaktım ve kimse bunu benden daha iyi yapamazdı, haklıydı. Kardeşimin ününün sefasını çok sürmüştüm ve ona bir vefa borcum vardı. Çok diretmeden kabul ettim. Zaten adrenalin bağımlıyımdır.
“Ölüm”’ deki yanan arabanın üzerinden uçan tekme ile kaçan bendim o sahnede sol ayak bileğim çatladı. Olur böyle şeyler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder