2 Temmuz 2011 Cumartesi

çardak

Apartman arkalarındaki çardaklardan şimdiye kadar gördüğüm, açık ara en güzeli buydu. Bahçenin tam köşesine yaslanmış, artık manasız olan kömürlüklerin üzerine kurulmuştu, ciddi anlamda başarılı bir mimarlık ürünüydü. Ne kadar güvenilir bir fikrim yok, çünkü kömürlüklerin ömrü en azından otuz yıl olmalı ve ciddi ciddi kömürlüğe çıkılmış kaçak kat gibi duruyor ama ben mangala bakarım o ayrı.

On on beş basamaktan oluşan basamakları çıkınca çardağa ulaştım. Gayet geniş bir masa ve dört tarafını çevrelemiş banklar duruyordu. Oturduğum bankın sırtında Keçiören belediyesi yazıyordu. Sonra diğer banklara baktım. Karşımdakinin sırtında ziraat bankası diğer ikisinde de Altındağ belediyesi yazıyordu. Ne kadar iyi belediyeler ve bankalar var, çardağa sponsor olmuşlar diye düşünmedim. Devletten çalmanın hırsızlık sayılmamasını da yargılamadım. Ben mangala bakarım.

Mangala iki metre kadar baca yapmışlar. İçimden bir his mangalın tüple çalıştığını söylese de yanıldım. Kömür ve odunla çalışıyormuş, gördüm, yedim. Biraz doyunca etrafı biraz daha inceledim. Açken bana dikdörtgen gibi gelen çardağın L şeklinde olduğunu fark ettim.çardağın fark etmediğim tarafının çatısı asma yaprakları ile kaplıydı. Daha da sıklaşacak, vakti gelmedi henüz gibilerinden bir ses duydum. Bir daha buraya gelir miyim çok düşünmedim. Açken doymayı, tokken ise hiçbir şeyi düşünüyorum bazen.

Hiç yorum yok: