11 Ocak 2010 Pazartesi

HAK

Nazlı diye bir kız tanımıştım. Babasını çok seven kızlardandı. Uzun kvırcık saçlarını depresif bir geceye kurban etmişti. Kontrol edemediği kıvırcık saçlarıyla çok mutsuzdu ama ben kısa saçlı halini gayet beğenmiştim. Güzel değildi ama farklıydı. Farklılığının güzelliğini belki de bir tek ben görmüştüm ama söyleyememiştim.


Birkaç kişi bir cafede oturuyorduk. Söz nasıl geldiyse korkulara geldi. Ben köpeklerden korkarım dedim. Masa da diğer kişilerde yılan, karanlık, yalnızlık, kan, iğne gibi tek kelimelik korkularından bahsetti. Sıra Nazlıya geldiğinde diğer cevapları sığ bulduğunu belirten bir ses tonu ile “Ben hakkımın yenmesinden ve iftiraya uğramaktan korkarım” dedi.


O an köpeklerden o kadar da korkmadığımı hissettim.

Hiç yorum yok: