öncelikle selamın aleyküm. sanırım adadakı 12. yılım... ateist olarak düştüğüm bu adada aklımla Allah'ı buldum ve adımı İbrahim olarak değiştirdim. eski adım ise yunus peri idi
adada hiçbir insan yok. haliyle dinimizi tebliğ edecek kimseyi bulamamanın hüznü içerisindeyim. namazı güneşe göre ve tek başıma kılıyorum. cemaatle namazın bonuslarını kaçırmam çok üzücü.
orucu da tutuyorum ama ramazan ayına denk getirme şansımın düşük olduğunun farkındayım.
rabbim görüp takdir etsin dye kurbanımı da kesiyorum. bu sene bir aguana kestim, geçen sene de deniz kaplımbaüası kesmiştim. 3de birini yiyorum. üçte birini diğer hayvanlara veriyorum. üçte birini de ağaçların altına gömüyorum.
tövbe için muhteşem bir yerdeyim... zaten günah işleme seçeneklerim çok sınırlı, tüm eski günahlarımdan da tövbe ettim.
burada yaz kış farkı yok, ekvatora yakın olduğum kesin. ama gölgemin açısından kuzey mi güney mi yarım küredeyim bilemiyorum. aslında düştüğü açıya göre saysam bulurum ama işime yaramayacak bilgilere ihtiyacım yok.
günün yarısından fazlasında uyuyorum sanırım.
bir de bu adadaki hayvanlar inanılmaz uyuz. hiç kaçmıyorlar. insanlardan korkmamalar buradaki ilk insanın ben olduğumu gösteriyor.
adanın çevreside tam tur sanırım 9-10 saatimi alıyor. bu da yaklaşık 40-50 km gibi bir mesafe olmalı diye tahmin ediyorum.
dün ilk kez uçak falan geçer de görürse diye help yazdığım hindistan cevizlerini dağıttım ve elimdeki kağıtlara bir şeyler yazmaya başladım. kurtarılmak istemediğime göre artık burası benim yuvam.
boşaltımımın tamamını denizde hallediyorum.
kadın kavramı manasını yitirdi, libidom yerlerde.
sesli konuşmadığım aylar oldu sanırım. sonra istesen de konuşmak çok zor oluyor, dilin dönmüyor ve sesin çıkmıyor. o sebepten artık hep konuşuyor ve sesli düşünüyorum.
ateşi henüz bulamadım. daha doğrusu yakamadım. çiğ et öldürür diye eti güneşte kurutup yiyorum.
bir süre çıplak gezdim ama rahat bir şey değil. utanmam kalmadı ben artık doğayım ama yine de insan örtünmek istiyor.
kumdan heykeller yapmaya çalıştım olmadı. ağaç ve kayaları da yontamıyorum. elimdeki bu kağıtlardan başka bir iz bırakma şansım yok.
saçlarımı kopartıyorum. sakallarımı da. sudaki yansımama bakınca moralin çok bozuluyor.
hayvanlardan ayrıldığım nokta çok yıkanıyorum, abdest alıyorum ve çiçekleri kendime sürüp güzel kokuyorum. adada sinek olmaması büyük şans ama arı olsaydı keşke. bal yemek isterdim.
maymunlarla aram çok iyiydi. yavru bir tanesi alıp evcilleştirmeye çalıştıysam da olmadı. ki adını çaydanlık bile koymuştum. sonra yavruyu geri almak için bana saldırdılar ve çok sağlam dövdüler. şimdi küsüz.
bir kuşlar var aklınız durur. benden büyük ve rengarenk... yumurtalarını çalmak isterdim ama adada değil yuvaları. bu da çevremde en az bir ada olduğunu gösterse de sal yapp gitmek gibi bir riski alamam. saatlerce yüzüp tam boğulmak üzereyken bu adaya çıktığımdan denizden çok korkuyorum.kabuslarım hep boğulmak üzerine
keşke lostu izleseydim...
dünya ne kadar değişti çok merak ediyorum. acab ajda pekkan hala genç mi?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder