16 Ağustos 2017 Çarşamba

4. kör udi

Kör Udi

Kör bir udinin oğluydu Vedat. Babasını herkes Kör Udi diye tanırdı, İstanbul fasıl aleminin az sevilen ama çok bilinen isimlerinden biriydi. Önce bunadı, sonra yıllarca pavyonlarda bir yudum içmeyen adam feci şekilde alkole düştü, daha sonraları kulakları az duyar oldu, en sonda da dizleri ve çişi tutmaz oldu...
Kör tuttuğunu demişler, Vedat günah dolu bir gecenin mucizesiydi. Merhum annesi Vedat’ı hep mucize olarak gördü. Konsomatrislik ve hayat kadınlığıyla geçen meslek hayatında belki de jübilesine aylar kala, adetten kesileli bir yıl olmasına rağmen hamile kalmıştı Kör Udi’den. Doğum zamanı ellili yaşlarına yaklaşmış, doğumdan sonra çok da yaşamamıştı. Birkaç silik anıdan ibaretti Vedat için, fulü ama tatlı birkaç anı.
Vefattan sonra Vedat ise babası ile baş başa kalmıştı. Evlenmediğinden de, hiç çok parası olmadığından da, babasına az da olsa sevgi ve şefkat beslediğinden de; hiç babasından ayrı yaşamadı. Kendi aralarında minimum konuşarak aynı evi yıllarca paylaştılar.
O gün de olay yeri olan plazadan çıktıktan hemen sonra direk eve geçti. Babası elinde udu, bozuk akordu ile yine bir şeyler çalıyor ve sadece kendi duyabileceği şekilde mırıldanıyordu. Komşular ses etmiyordu ama Vedat gittikten sonra babasına ne olacaktı? İçini ilk o an bir pişmanlık sardı. Kendine ilk kez o an kızdı Vedat. O güvenliğin kafasını ayağı ile ezdiği için bile kendine bu kadar kızmamıştı.
Babasını dinledi kendine çay koyarken, babası ise artık sadece içki içtiği için çay değil çay bardağında şarap verdi. Birkaç günlük bayat ekmek ile buzdolabında açık kaldığı için kurumuş beyaz peynirden yedi. İki de yumurta kırdı, babasını çağırdı ama babası kendini uduna iyi kaptırmıştı, bu durumlarda yemek hiç umurunda olmazdı.
Babası şarabı çenesinden beyaz atletine birkaç damla döke döke içti. Zaten atlette birkaç günlük içki izleri duruyordu. Haberleri açtı Vedat, içinden gelmeye gelmeye, merakına yenik düşerek. Her haber kanalında boy boy resminin olacağını bekliyordu. Ama durum öyle değildi. Neler olduğu hakkında net bir bilgi yoktu. Sadece müteahhit ve korumalarının öldüğü geçiyordu. Haberler mafya çatışması ve terör gibi ihtimallerden bahsediyor ve genelde olduğu gibi yine yalan söylüyordu.
Kör Udi televizyonun sesini bastırmak için daha yüksek sesle çalmaya başladı birden. Tellere daha sert vuruyor, bir yandan da garip garip bir şeyler söylüyor, nameleri bastıra bastıra geçiyordu. İngilizce mi acaba düşündü Vedat; ki eğer İngilizceyse dahi, İngilizce olduğunu anlayacak kadar bile İngilizce bilmiyordu. "Çal be baba! Çal be! Ne güzel çalıyorsun!" diye bağırdı ve oğlundan cesaret alan Kör Udi iyice coşkulu çalmaya başladı. Tutmayan dizlerine rağmen çalarken arada ayaklanmaya bile çalışıyordu.
Bir an gerçeklerle yüzleşti Vedat sırtından buz gibi terler akarken. En az on sene hapis yatacaktı ve çıktığında muhtemelen babası ölmüş, kimsesizler mezarlığında, başucunda tahta ve o tahtaya yazan bir numara ile bayramda seyranda bir ziyaret edeni dahi olmadan yatıyor olacaktı. Yıllardır beraber bir fotoğraf bile çekilmemişlerdi. Bugün babası ile son günü hatta son dakikaları olabilirdi. Bir bardak daha şarap doldurup babasına verdi, sonra da açtı telefonunun kamerasını ve babasını kaydetmeye başladı. İçkinin verdiği enerji ile Kör Udi hepten coşmuştu. Vedat’ın anlamadığı kelimeler söylerken akortsuz udunu da konuşturuyordu. Heyecanlı heyecanlı dört tane şarkı söyledi. Her şarkı arasında da birer bardak şarap içti ve en sonunda koltuğa sızdı.
Vedat ise kayıtları izledikten sonra düşünmeye başladı. Adli emanetten on sene sonra telefonunu alabilir miydi? Alsa o telefondan hayır gelir miydi? Sonra en iyisi Youtube'a atmak diye düşündü şarkıları. Sonra içeriden çıkınca oradan dinler babasını yad ederdi. Adeti olmamasına rağmen kendine de bir şarap koydu ve Kör Udi diye bir kanal açıp şarkıları yüklemeye başladı.
İnanılmaz yavaş yükleniyordu şarkılar ve her an polis içeri girecek diye telaşlanıyordu Vedat. Gelsindi polisler ama şarkılar yüklendikten sonra gelsindi. Dört dakikalık ilk şarkı yarım saatte yüklendi, Vedat bir bardak daha şarap doldurdu kendine ve ikinci şarkı yaklaşık kırk dakika da yüklendi. Artık akşamüstü oluyordu ve üçüncü şarkı tam bir saatte yüklenmişti. Vedat ise şu an hayattan sadece bu son şarkının yüklenmesini istiyordu o kadar, başka hiçbir isteği yoktu.
Dördüncü şarkı yüklenirken bir anda Vedat’ın telefona bildirim yağmaya başladı. Yaklaşık üç saatte kör udi Youtube kanalına altı bin kişi üye olmuş, toplam dinlenme sayısı ise otuz binleri zorluyordu. Vedat ise sevinse mi üzülse mi bilemiyordu. İnsanların bu yolla çok para kazandıklarını duymuştu. Dördüncü şarkının yüklenmesine yüzde on kadar kalmışken polislerin binadan içeri girdiklerini gördü. Yüzde yedi kalmışken ise kapı acı acı çaldı "Polis! Vedat aç kapıyı! Zorluk çıkatma!"
Kör udi kapı sesini az duyar gibi olduysa da uyumaya devam etti. Yükleme için yüzde altı kalmıştı ve tahmini süre on beş dakika diyordu. Vedat polislere bağırdı. "Bana on beş dakika verin, babamla vedalaşayım kapıyı açacağım" Polis çok net cevap verdi "Aç kapıyı, biz babanla vedalaşmana engel olmayacağız!"
Vedat “Hayır!" diye bağırdı. Göz ucuyla bilgisayara baktı, daha on üç dakika vardı. On üç dakika polisi oyalamaydı. Polis kapıyı kırmakla tehdit edince bünyesinin pek alışık olmadığı alkolün de etkisiyle evdeki son iki şişe şarabı eline alıp beklemeye başladı.
Polis kapıyı sekiz dakika kala kırdı. Kapı kırılır kırılmaz da Vedat şişeleri başından aşağı döküp eline o uzun mutfak çakmaklarından aldıktan sonra, “Yaklaşmayın! Kendimi yakarım!” diye bağırdı. Polislerden iri kıyım olan genç bir tanesi Vedat’ı hiç dinlemeden içeri hamle yaptı ve Kör Udi’yi kucaklayıp evden dışarı çıkarttı. Tüm bunlar gerçekleşirken Vedat’ın telefona bildirim yağmaya devam ediyordu. Toplam izlenme elli bini geçmişti. Bilgisayara baktı Vedat, yüzde üç kalmıştı. Nasılsa polisler onu alırken de o üç dakika geçer diye düşünerek; "Size zahmet verdim affedin arkadaşlar" dedi ve ellerini kaldırdı. Tam o anda operasyon planlayan polis de evin sigortasını indirip ellerinde fenerlerle Vedat’ın üstüne çullandılar.

Ağlıyordu Vedat hıçkırıklarla, sadece son yükleyemediği son şarkının acısı ile. Onu alan polisler buz gibiydi. Biri telefonunu açtı karakola giderlerken ve Kör Udi’nin şarkısını şarkısı arkadaşına dinletmeye başladı. Bir başka polis ise derin bir of çekti ve “Adam ne içli söylüyor be devrem” dedi.

Hiç yorum yok: