Kör
Udi
Kör bir udinin oğluydu
Vedat. Babasını herkes Kör Udi diye tanırdı, İstanbul fasıl aleminin az sevilen
ama çok bilinen isimlerinden biriydi. Önce bunadı, sonra yıllarca pavyonlarda
bir yudum içmeyen adam feci şekilde alkole düştü, daha sonraları kulakları az
duyar oldu, en sonda da dizleri ve çişi tutmaz oldu...
Kör tuttuğunu demişler,
Vedat günah dolu bir gecenin mucizesiydi. Merhum annesi Vedat’ı hep mucize
olarak gördü. Konsomatrislik ve hayat kadınlığıyla geçen meslek hayatında belki
de jübilesine aylar kala, adetten kesileli bir yıl olmasına rağmen hamile
kalmıştı Kör Udi’den. Doğum zamanı ellili yaşlarına yaklaşmış, doğumdan sonra
çok da yaşamamıştı. Birkaç silik anıdan ibaretti Vedat için, fulü ama tatlı
birkaç anı.
Vefattan sonra Vedat
ise babası ile baş başa kalmıştı. Evlenmediğinden de, hiç çok parası olmadığından
da, babasına az da olsa sevgi ve şefkat beslediğinden de; hiç babasından ayrı
yaşamadı. Kendi aralarında minimum konuşarak aynı evi yıllarca paylaştılar.
O gün de olay yeri olan
plazadan çıktıktan hemen sonra direk eve geçti. Babası elinde udu, bozuk akordu
ile yine bir şeyler çalıyor ve sadece kendi duyabileceği şekilde mırıldanıyordu.
Komşular ses etmiyordu ama Vedat gittikten sonra babasına ne olacaktı? İçini
ilk o an bir pişmanlık sardı. Kendine ilk kez o an kızdı Vedat. O güvenliğin
kafasını ayağı ile ezdiği için bile kendine bu kadar kızmamıştı.
Babasını dinledi
kendine çay koyarken, babası ise artık sadece içki içtiği için çay değil çay
bardağında şarap verdi. Birkaç günlük bayat ekmek ile buzdolabında açık kaldığı
için kurumuş beyaz peynirden yedi. İki de yumurta kırdı, babasını çağırdı ama
babası kendini uduna iyi kaptırmıştı, bu durumlarda yemek hiç umurunda olmazdı.
Babası şarabı
çenesinden beyaz atletine birkaç damla döke döke içti. Zaten atlette birkaç
günlük içki izleri duruyordu. Haberleri açtı Vedat, içinden gelmeye gelmeye,
merakına yenik düşerek. Her haber kanalında boy boy resminin olacağını
bekliyordu. Ama durum öyle değildi. Neler olduğu hakkında net bir bilgi yoktu.
Sadece müteahhit ve korumalarının öldüğü geçiyordu. Haberler mafya çatışması ve
terör gibi ihtimallerden bahsediyor ve genelde olduğu gibi yine yalan
söylüyordu.
Kör Udi televizyonun
sesini bastırmak için daha yüksek sesle çalmaya başladı birden. Tellere daha
sert vuruyor, bir yandan da garip garip bir şeyler söylüyor, nameleri bastıra
bastıra geçiyordu. İngilizce mi acaba düşündü Vedat; ki eğer İngilizceyse dahi,
İngilizce olduğunu anlayacak kadar bile İngilizce bilmiyordu. "Çal be
baba! Çal be! Ne güzel çalıyorsun!" diye bağırdı ve oğlundan cesaret alan
Kör Udi iyice coşkulu çalmaya başladı. Tutmayan dizlerine rağmen çalarken arada
ayaklanmaya bile çalışıyordu.
Bir an gerçeklerle
yüzleşti Vedat sırtından buz gibi terler akarken. En az on sene hapis yatacaktı
ve çıktığında muhtemelen babası ölmüş, kimsesizler mezarlığında, başucunda
tahta ve o tahtaya yazan bir numara ile bayramda seyranda bir ziyaret edeni
dahi olmadan yatıyor olacaktı. Yıllardır beraber bir fotoğraf bile
çekilmemişlerdi. Bugün babası ile son günü hatta son dakikaları olabilirdi. Bir
bardak daha şarap doldurup babasına verdi, sonra da açtı telefonunun kamerasını
ve babasını kaydetmeye başladı. İçkinin verdiği enerji ile Kör Udi hepten
coşmuştu. Vedat’ın anlamadığı kelimeler söylerken akortsuz udunu da konuşturuyordu.
Heyecanlı heyecanlı dört tane şarkı söyledi. Her şarkı arasında da birer bardak
şarap içti ve en sonunda koltuğa sızdı.
Vedat ise kayıtları
izledikten sonra düşünmeye başladı. Adli emanetten on sene sonra telefonunu alabilir
miydi? Alsa o telefondan hayır gelir miydi? Sonra en iyisi Youtube'a atmak diye
düşündü şarkıları. Sonra içeriden çıkınca oradan dinler babasını yad ederdi. Adeti
olmamasına rağmen kendine de bir şarap koydu ve Kör Udi diye bir kanal açıp
şarkıları yüklemeye başladı.
İnanılmaz yavaş
yükleniyordu şarkılar ve her an polis içeri girecek diye telaşlanıyordu Vedat.
Gelsindi polisler ama şarkılar yüklendikten sonra gelsindi. Dört dakikalık ilk
şarkı yarım saatte yüklendi, Vedat bir bardak daha şarap doldurdu kendine ve
ikinci şarkı yaklaşık kırk dakika da yüklendi. Artık akşamüstü oluyordu ve üçüncü
şarkı tam bir saatte yüklenmişti. Vedat ise şu an hayattan sadece bu son
şarkının yüklenmesini istiyordu o kadar, başka hiçbir isteği yoktu.
Dördüncü şarkı yüklenirken
bir anda Vedat’ın telefona bildirim yağmaya başladı. Yaklaşık üç saatte kör udi
Youtube kanalına altı bin kişi üye olmuş, toplam dinlenme sayısı ise otuz
binleri zorluyordu. Vedat ise sevinse mi üzülse mi bilemiyordu. İnsanların bu
yolla çok para kazandıklarını duymuştu. Dördüncü şarkının yüklenmesine yüzde on
kadar kalmışken polislerin binadan içeri girdiklerini gördü. Yüzde yedi kalmışken
ise kapı acı acı çaldı "Polis! Vedat aç kapıyı! Zorluk çıkatma!"
Kör udi kapı sesini az
duyar gibi olduysa da uyumaya devam etti. Yükleme için yüzde altı kalmıştı ve
tahmini süre on beş dakika diyordu. Vedat polislere bağırdı. "Bana on beş
dakika verin, babamla vedalaşayım kapıyı açacağım" Polis çok net cevap
verdi "Aç kapıyı, biz babanla vedalaşmana engel olmayacağız!"
Vedat “Hayır!" diye
bağırdı. Göz ucuyla bilgisayara baktı, daha on üç dakika vardı. On üç dakika
polisi oyalamaydı. Polis kapıyı kırmakla tehdit edince bünyesinin pek alışık
olmadığı alkolün de etkisiyle evdeki son iki şişe şarabı eline alıp beklemeye
başladı.
Polis kapıyı sekiz
dakika kala kırdı. Kapı kırılır kırılmaz da Vedat şişeleri başından aşağı döküp
eline o uzun mutfak çakmaklarından aldıktan sonra, “Yaklaşmayın! Kendimi
yakarım!” diye bağırdı. Polislerden iri kıyım olan genç bir tanesi Vedat’ı hiç
dinlemeden içeri hamle yaptı ve Kör Udi’yi kucaklayıp evden dışarı çıkarttı.
Tüm bunlar gerçekleşirken Vedat’ın telefona bildirim yağmaya devam ediyordu.
Toplam izlenme elli bini geçmişti. Bilgisayara baktı Vedat, yüzde üç kalmıştı.
Nasılsa polisler onu alırken de o üç dakika geçer diye düşünerek; "Size
zahmet verdim affedin arkadaşlar" dedi ve ellerini kaldırdı. Tam o anda
operasyon planlayan polis de evin sigortasını indirip ellerinde fenerlerle Vedat’ın
üstüne çullandılar.
Ağlıyordu Vedat hıçkırıklarla,
sadece son yükleyemediği son şarkının acısı ile. Onu alan polisler buz gibiydi.
Biri telefonunu açtı karakola giderlerken ve Kör Udi’nin şarkısını şarkısı
arkadaşına dinletmeye başladı. Bir başka polis ise derin bir of çekti ve “Adam
ne içli söylüyor be devrem” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder