13 Eylül 2016 Salı

pazartesi - seyahat özgürlüğü

Kaç zamandır bir kavram kafamı karıştırıyordu pazartesi olgumatikleri. Seyahat özgürlüğü! Herkes istediği her yere gitse nasıl olurdu acaba? Sınır kavramı, vize, pasaport gibi sorunlar olmasa. Hatta ulaşım bir hak olsa ve ülkelerin vatandaşlarına sağlamakla hükümlü olduğu birincil şey olsa nasıl olurdu. Deneme karar verdim Salı sabahı hükmümü açıkladım.

*Üstesinde gelemeyeceği konuların dibini kazımalı.
*Arkadaşları ile kampa gittiğinde geceleri üstsüz denize girmemeli.
*Yemek yediği tabakta dahi benim resmim olmalı.
*Günün yorgunluğunu tarhana çorbası içerek atmalı.
*Uykusuzluğunu yüceltmemeli.
*Saatlerce aynı şeyi düşünebilecek kadar odaklanabilir bir karakter olmalı.
*Üstüne gelen dertleri tekmeleri ile savuşturmalı.


Çarşamba nefes alamıyordum. Hiç öngöremediğim bir şey oldu. Bizim sokakta 1 milyar insan vardı. Hiç abartmıyorum. Ortamda oksijen kalmadı. Sıcaklık 100 dereceyi geçti, gözyaşlarımın buharlaştığını hissettim. Tüm kadınlar bizim sokağa akın etmiş ya. Çaresiz klozete girdim ve sifonu üstüme çektim. Denize dökülünce kendime geldim ve seyahat özgürlüğün kaldırdım.

Hiç yorum yok: