Muhteşem pazarlar sevgili kuzenler. Pazar pazar aklıma bir serdar abi pazar anısı geldi. Ben de sizlerle paylaşayım dedim. Baştan söyleyeyim sağlam dram ve çocuğun çocuğa istismarı içerir. Hatta o gün benim dünyanın düzenini çözdüğüm gün olarak da değerlendirilebilir.
İnanılmaz sıcak bir pazar günüydü. O zamanlar ben yaklaşık 5 yaşlarındaydım ve döneme hakim olan kuzenlerimin de bildiği gibi hem acayip tatlı bir velettim ve yetmezmiş gibi Turgut Özal'a benziyordum.
Neyse dediğim gibi o zamanlar şirinlik muskasıyım. Boynumda duvar saati gibi nazar boncuğu ile geziyorum ama nazarı engelleyemiyoruz. Bitmek bitmeyen bir ilgi var. Ailem her yanağımın sıkışmasından ya da öpülmemden bir tele alsa, şimdi hiçbiriniz çalışmıyor olurdu o kadar diyeyim.
O sıcak pazar gününe geri döneyim. Serdar abimle anneannemde oturmaktayız ve benden sadece dört yaş büyük olmasına rağmen devasa cüssesinden dolayı yetişkin birey sanılıp arada inzibat tarafından durdurulan, hafta sonlar aileden gizli inşaatta çalışan serdar abimin nedenini bana söylemediği bir maddi sorunu vardı. "Para lazım barış" diyor başka bir şey demiyordu. Önce beni ters çevirip salladı, para çıkmayınca da sinirle yere attı. Bense o zamanlar paranın ne olduğunu öğrenmişim ama ne işe yaradığını tam bilmiyorum. Tek bilgim annemin arada söylediği parayı yutmamam gerektiğiydi o kadar.
Biraz vakit geçtikten sonra Serdar abimin derin bunalımını kıran ise sokaktan duyduğumuz bir ses oldu "Suuuuuuuuu! Buuuuuuz gibi soğuk suuuuuu içeeeeeen!" Serdar abimin gözlerindeki dolar işaretini gördüğüme yemin edebilirim.
Sonra evdeki şişeleri su doldurup buzluğa attı ve pazarda iki tur atıp su satan tüm çok çocukları suları ile ıslatıp dövdü. Sonra bazı çocukları arkadaşlarını çağırdı,Serdar abi onları da dövdü. Bazılarının babası geldi. Serdar abi onları da dövdü. Zabıtalar zaten tırsmıştı ve daha buzluktaki sular donmadan pazarın su tekeli biz olmuştuk.
Serdar abi ile pazarda aşağı yukarı yürüyorduk ama serdar abiden korktukları için kimse su istememiyordu. Ben de utandığım için "Suuuuuuu" diye bağıramıyordum ve hiç su satamıyorduk. Tüm gözler bizdeydi ama ciro sıfırdı.
Baktı satış yok Serdar abi kulağıma yaklaşıp "Yarı yarıya ortağız" dedi. Eve çok para ile gitmek istemez misin?" Hadi bağır deyip kafama vurdu ve ben de bağırmaya başladım.
Ben bağırdıkça ve güneş kavurdukça insanlar sıraya giriyor ve su yetiştiremiyorduk. yarım saat sonra sol tarafıma Hayat Su kamyon yanaştırmıştı ve Serdar abi bazı kağıtları imzalıyordu. Pazar toplanmış gece olmuştu ama su içenlerin haddi hesabı yoktu. Sanki Sahra çölüne su getirmiş gibiydik. Hayır duası edenleri mi söyleyeyim, hamile kadınların su içip "inşallah oğlum sana benzer demelerini mi?" Adamın biri neden bilmiyorum bizden aldığı bardak sularla arabasını bile yıkadı ve kalabalık sabaha doğru dağılırken serdar abiye döndüğümde ne zaman işe aldığını bilmediğim muhasebe müdürü ile bir şeyler konuşuyordu.
"Abi ben yoruldum eve gitmek istiyorum" dedim. "Git ama sabah erken gel" dedi. "Para abi" dedim. O an serdar abime bir hapşırdık geldi ve cebinden çıkarttığı 10 dolara burnunu silip yere attıktan sonra "Bugün işler çok kesattı hiç para kazanamadık" dedi ve üstü açık spor arabası ile beni egzoza boğarak ufukta kayboldu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder