10 Ağustos 2015 Pazartesi

pazartesi - günümüz belgeselciliğine eleştirel bir bakış

Geçen hafta Salı sabaha karşısı kendi kendime bir hayvan belgeseli izleyeyim dedim pazartesi nasyonelcoğrafyafikleri. Bir elime tetrisimi, diğer elime en sevdiğim sürrealist roman olan medeni hukuk’u aldım ve televizyonun karşısına oturdum. Saatler geçti ne bir ayı gördüm, ne bir aslan; ne de belgeselcilerin hareket olsun diye ortaya saldıkları yavru bir ceylan.

*Çıplak modellerle çalışmayı tüm hobilerinde mihenk edinmeli.
*Nefretini kusturmalı.
*Tekvando ve tekvandocunun dostu olmalı.
*İlişkilerde tek sayı kuralına uymamalı.
*Arkadaşları kanunsuz bir şey yaptıklarında hemen onu aramalı.
*Köpeğinin bile avukatı olmalı.
*Yerli mafya bozuntularına “Karşılaştırmalı Amerikan Gansterliği” dersi vermeli.


Demir madenlerinden bahsettiler. O bitti eski bir gazeteden, ondan sonrada darbeci bir komutandan – hatırlıyorum dallamayı çok komik fıkra anlatırdı- sonra üç dört tane Amerikalı birbirlerine küfrede küfrede motorsiklet yaptılar ve sonra biri uzay hakkında bir şeyler anlattı. Hayır bir hayvan bir hayvanı yemiyorsa ona belgesel denmez ki? Bu konuya bu hafta değinmeliyim.

Hiç yorum yok: