Geçen hafta Salı sabaha karşısı kendi kendime bir
hayvan belgeseli izleyeyim dedim pazartesi nasyonelcoğrafyafikleri. Bir elime
tetrisimi, diğer elime en sevdiğim sürrealist roman olan medeni hukuk’u aldım
ve televizyonun karşısına oturdum. Saatler geçti ne bir ayı gördüm, ne bir aslan;
ne de belgeselcilerin hareket olsun diye ortaya saldıkları yavru bir ceylan.
*Çıplak modellerle çalışmayı tüm hobilerinde mihenk
edinmeli.
*Nefretini kusturmalı.
*Tekvando ve tekvandocunun dostu olmalı.
*İlişkilerde tek sayı kuralına uymamalı.
*Arkadaşları kanunsuz bir şey yaptıklarında hemen
onu aramalı.
*Köpeğinin bile avukatı olmalı.
*Yerli mafya bozuntularına “Karşılaştırmalı Amerikan
Gansterliği” dersi vermeli.
Demir madenlerinden bahsettiler. O bitti eski bir
gazeteden, ondan sonrada darbeci bir komutandan – hatırlıyorum dallamayı çok
komik fıkra anlatırdı- sonra üç dört tane Amerikalı birbirlerine küfrede küfrede
motorsiklet yaptılar ve sonra biri uzay hakkında bir şeyler anlattı. Hayır bir
hayvan bir hayvanı yemiyorsa ona belgesel denmez ki? Bu konuya bu hafta
değinmeliyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder