Hayatımla ilgili en mutlu olduğum notka hiçbir
günümün diğer günüm gibi geçmemesi pazartesi rutinleri. Sanırım adrenalin
bağımlılığına yakın bir durumdayım. Daha iki gün önce, yüz kırk sekiz kişinin
sessizce benim sokağıma doğru yürüdüğünü hissettim, sonra camdan baktım,
hislerim beni bir kez daha yanıltmamıştı. Film başlıyor diye içim kıpır kıpır
oldu.
*Musallat olduğu birileri olmalı.
*Sağı solu belli olmamalı.
*Çantasında her zaman bebelere balon olmalı.
*Depderin kokmalı.
*Diplomatik pasaportu olmalı.
Sokağıma girenler kendilerine muhteşem yüz kırk
sekizler diyen bir gruptu. Hepsi zombi gibi camımın önüne dizildiler ve
köstekli saatlerini çıkartıp pencereme doğru sallamaya başladılar. “Yeşil bir
vadidesin... Üzerine bir ağırlık çöküyor... Göz kapakların kapanıyor...Uyuuuu....”,
diye hep bir ağızdan derin derin konuşmaya başladılar. Akılları sıra beni
hipnotize edecekler. Hemen duvar saatimi çamaşır ipiyle bağladım ve camdan
sallayarak “Daaalın lan” dedim. Dağıldılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder