13 Ağustos 2012 Pazartesi

ana hatları ile bir biyografi


  1. Annem ve babam çok mutsuzdu. Hiç konuşmuyorlar sadece beraber yemek yiyor ve gece çığlıklar atıyorlardı. Küçüklüğümle ilgili hatıraldığım en temel nokta sessizlik. Kimsenin umrumda değildim. Annem şişmanım diye sevmiyor, babamda annem sevmiyor diye seviyordu. Sonra o gün geldi
  2. Annem ruhunu terbiye etmek ve inzivaya çekilmek içim Tibet’e gitmeye karar verdi. O kadar parası olmadığını anlayınca ve dile yatkın olmamasından dolayı Şereflikoçhisarı tercih etti. Gündüzleri oradaki dilini bilmediğim çocuklara fizik anlatıyor, akşamları da meditastyon yapıyordu. Türkçem bozulmasın diye konuşmamı yasakladı. Çok uzun süre konuşmadım.
  3. Ankaraya döndük. Yine gündüzleri sustular ve geceleri çığlıklar attılar. Ortaokul ve liseye gittim. Tek anımasadığım herkesin burnumla dalga geçmesi ve onları dövmemdi. O günlerde vücudumu keşfetmeye başlamıştım. Ellerim kocaman, parmaklarım upuzundu. Ona rağmen insanlar ellerimle değil burnumla dalga geçince kendi kendime yemin ettim. Estetik olacaktım.
  4. Denizli günlerim. Her ne kadar herkes komik komik konuşsa da altı gün sonra sıkıldım, sekiz gün sonra çok sıkıldım, on beşinci gün çıldırdım. Çevremde hep hastanelik deliler ve suça yatkın insanlar vardı. Biyografimin bu kısmı size büyülü gerçekçilik akımından bir eser gibi gelebilir. İçip içip özay gönlüm heykeline tırmanıyor, boş zamanlarımda stada gidip maç izliyordum.
  5. İngiltere! Kaçtım. Artistliğe gerek yok, kaçmam gereken çok şey vardı ve ilk fırsatta uzamam lazımdı. Annem ve babam hiç ağlamadılar. Ben de çok sallamadım. Dilini bilmediğim bir şehirde geçireceğim altı aya ihtiyacım vardı. Denizliden çıkarttığım dersle başımı çok derde sokmamak için insanlardan kaçtım. İşte o 5 şubat gecesi onu buldum
  6. Beş şubat! Popmunda isimli oyunda dolanırken karşıma çıktı. Olağan üstü bir mizah anlayışı vardı, derin düşüncüleri ve sonsuz genel kültürü ile tanıdığım herkesin toplamına benziyordu. Ne var ki benden hiç hoşlanmadı. Ona rağmen onunla temasta olabilmek bana yetiyordu. Ona şakalar yapmak için saatlerce kafa patlattım, kitaplar okudum... Sırf ona layık olsun diye garip garip şeyler yapıp ona anım diye anlattım. O ise arada başka kızları sevip kendine özgü hayal kırıklıkları yaşadı. Öyle şanslıydım ki. Belki gelir diye ev adresimi, iş adresimi, yazlık adresimi verdim. Hep yapılı saçlar, güzel kıyafetler ve makyajla dolaştım. Her kapıyı ben açtım. Ama gelmedi.
  7. Öldüm

Hiç yorum yok: