27 Ekim 2011 Perşembe

Bu hayatta özleyeceğin kimsen yok

“ Ne kadar borcun var? Yüz bin lira mı? Ben seni doksan bin liraya yok edebilirim. Diyeceksin ki on bin lira için değer mi? Şöyle düşün. Ailen, akrabaların, arkadaşların şu zor anlarında yanında mıydılar? Hayır! Ömrünün geri kalanını onlarla geçirmek istediğine emin misin?

Karın seninle haftalarca konuşmadı. İflas ettiğine bir türlü inandıramadın, aklında hep fahişelerle yediğin vardı; yalvardın, ağladın ama umursamadı bile. Yanlış hatırlamıyorsam iki hafta kendi ailesinin yanına bile gitti. Sana geri dönmesinin sebebi elbette ki seni özlemesi değil; kendisi kadar, hatta daha fazla çekilmez olan annesine tahammül edememesiydi, bunu ikimiz de biliyoruz.

Kızını düşün. Harçlığı düştüğü için nasıl surat yaptı sana. Bale kursuna gönderemeyeceğini söylediğinde nasıl bağırdı? “ Senden nefret ediyorum!” Bunu unutmadın, unutamayacaksın da. Günlüğünde “ Babamı artık sevmiyorum, çünkü artık beni baleye göndermiyor” yazmıştı. Seni sevmemesi için baleye göndermemenin yeterli olduğu bir kızın var. Ne kadar acı.

Kardeşini düşün. Telefonlarına çıkmayan, yardıma ihtiyacın olduğunu bildiği halde bilmemezlikten gelen, sana yardım etmeyen kardeşini. Onun şu an ki dükkanını sen açmış, ona karşılıksız devretmiştin. Sekiz sene önce peşine borçluları takıldığında borcu üzerine almış, sen ödemiştin; seninle o günlerde tanışmıştık. Şimdi senin ona yaptıklarını düşünüyorum da, bir daha nasıl aynı masaya oturacaksınız bilemiyorum. Senin yüzüne nasıl bakacak, sen onun yüzüne tükürmemek için kendini nasıl tutacaksın?

Peki kayınpederin, peşine mafya takıldığı zaman “ Kurtar beni oğlum” diye telefonda ağlamamış mıydı? Şimdi bırak sana yardım etmeyi, karın seni boşasın diye avukat tutuyor. Avukata vereceği parayı sana verse bir ay daha idare ederdin. Arkandan söylediklerini zaten biliyorsun. Ama hepsini bir kenara bırak evlerine gittiğin zaman o cadı kaynanan elini öpmeye kalktığında elini çekmiş ya; bundan büyük alçaklık olamaz.

Kankan Muammer? Hayatın boyunca arkasını kolladığın, karısıyla tanıştırdığın, annesi öldüğünde beraber defnettiğin Muammer. Büyük oğluna aldığı arabayı iki model küçültse, o kızıl fahişe ile harcadığını yarıya indirse nefes alırsın.

Daha devam edeyim mi? Bence etmeyim. Annen baban konusuna girmeyeceğim, sen zaten gerçekleri biliyorsun. Sana senin hikayeni anlattım, ama kararı sen vereceksin. Ya benden yüz bin al ve borçlarını öde sonra bana üç yılda iki yüz elli bin öde ya da git başka bir tefeciye, faizine bakmadan doksan bin al, o doksan bini bana ver seni yurt dışına kaçırayım; yeni bir kimlik, yeni bir hayat. Kimse seni tanımaz, her şeye baştan başlarsın. Bu hayatta özleyeceğin kimsen yok.”

Hiç yorum yok: