18 Eylül 2011 Pazar

pazartesi - sinek valesi

Geçenlerde öğle yemeğinde ne yesem diye düşünüyordum ki kapı zilim acı acı çaldı değerli pazartesi müptelaları. Pişti, poker, papaz kaçtı ve king oyuncuları federasyonundan gelmiş; bıyıklarının uçları sararmış, dökük saçlı üç amca, “ Selamın aleyküm yiğenim”, dediler ve içeri girip ” Varsa bir çayın içeriz” dediler. Şoku atlatmam yarım saatimi aldı.

  • Üzerinde kocaman marka logoları olan kıyafetler giymemeli.
  • Küçük, neşeli sabıkaları olmalı.
  • Araba kullanırken yollardan şikâyet etmemeli.
  • Kedilere alerjisi olmalı.

Salondaki masanın birer kenarına oturdular, ben de oturdum. En yaşlı olan cebinden bir deste çıkarttı ve “ Yiğenim sana bir sorum var; sinek mi, maça mı, karo mu, kalp mi?” dedi. Malum şaşkınlığım sürüyor “ Sinek dayı” dedim. Dayı “ Tamamdır, artık Türkiye’deki tüm kahvelerdeki iskambillerde sinek valeye senin resmini koyacağız, bizi kahveden oyuna beklerler, çayını başka zaman içeriz”, dedi ve gittiler...

Hiç yorum yok: