10 Ağustos 2020 Pazartesi

seni öldüreceğim

İlkbaharın ilk sıcak günüydü. Damla, Razvan, şirket ve ülke için de zor bir gün olmuştu. Herkes burnundan soluyordu. Sabah serindi o sebepten herkes evden çıkarken kazak üstü ceket hırka gibi bir şey giymişti ama öğlen çıkan güneş herkesi kavurmuştu.

Yapış yapış, ter kokulu ve sinir harbi ile geçen iş günü bittiğinde derin bir ohh çekmişti Damla. O kadar çok terlemişti ki; kısa, hacimli, marilyn monroe tarzı bukleli harika saçları alnına ve ensesine yapışmıştı. Makyajını bile tazeleyemeden hemen servise atmıştı kendini. Önünde bir saati aşkın bir yolculuk vardı ve telefonun şarjı da bitmek üzereydi. Offlaya pofflaya servise doğru yürüyordu ve servisin şoförü, en nefret ettiği Razvan sigara içiyordu.

Razvan'ın da günü berbat geçmişti. Bütün gün şirketin işleri bitmemiş ve durmaksızın araba kullanmış, öğle yemeği dahi yiyecek vakit bulamamıştı. Sıcaktan donuna kadar terlemişti ve şimdi de servisi atmak zorundaydı. İşe başladığında servis işi yok, sadece makam şoförlüğü ve gün içi ulaştırma demişlerdi ama iki aydır bu iş de ona kalmıştı ve elbette karşılığında maaşında bir düzeltme almamıştı. Servisin önünde sigarasını kavga eder gibi içiyordu ve yetmezmiş gibi ilk günden beri nefret ettiği Damla tüm suratsızlığı geçip yine arkasına oturmuştu. İlk gördüğü andan beri Damla'dan nefret ediyordu.

Diğer çalışanlar da servise bindi ve Razvan hırsla kontağı çevirdi. Cuma akşam trafiği neden diğer günlerden yoğun olur hiç kimse mantıklı bir açıklama yapamıyordu. Tüm bunlar yetmezmiş gibi servisin camları açılmıyordu ve eski moda servisin kliması da yoktu. Damla şarjı bitene kadar müzik dinlemeye karar verdi ve kulaklığını takıp camdan dışarı bakmaya başladı. Şakağından düşen terlerin omzuna değişini hissedebiliyordu ve boğulmak üzereydi. Eve gidince alacağı soğuk duşu ve yarın ne giyeceğini düşünmeye koyuldu.

Razvan ise servisin burnunu sokabileceği her yere soka soka, insanların önlerini kese kese, trafik canavarı gibi araba kullanıyor ve pazartesi sabahı istifa edip korsan taksi olarak çalışmayı düşünüyordu. O kadar çok ani fren ve ani gaz yapıyordu ki, servisin içindeki insanlar koltuklarında ileri geri gidip duruyorlardı.

En sonunda Damla dayanamadı ve "Biraz sakin sürer misiniz?" dedi buyurgan bir sesle. Ses tonunun altında aşağılama da vardı nefret de.

Razvan derin bir nefes aldı. Derin bir nefes daha aldı. Sonra da türkçe pop çalan ana akım radyodan çıkıp arabesk çalan bir radyoya geçip sesi de açıp hayvan gibi servisi sürmeye devam etti.

Tam Razvan'ın radyoyu değiştirdiği anda Damla'nın şarjı bitti ve servisteki müziğe maruz kaldı. Biraz önce Cem Adrian'dan Bu Şarkı Aşka Yazıldı'yı dinleyen kulakları şimdi Çubuklu Cem'den Bu Aşka Kan Dökülür'ü dinlemek zorunda kalıyordu. 

Herkes sıra ile iniyor ve servis boşalıyordu ama trafik de zaman da inanılmaz ağır akıyordu. Damla ise radyoda çalan hiçbir şarkıya dayanamıyor ve delirecek gibi oluyordu. Razvan'ın arkasından, Razvan'ın duyabileceği kadar sert şekilde oflayıp duruyor ve her oflamasında Razvan daha da çıldırıyordu. Damla ise koltuktaki her ileri geri sarsılışında da patronla Razvan konusunu bir kez daha konuşmayı düşünüyordu. İlk şikayetinde patron hiç oralı olmamış ve nazikçe defetmişti Damla'yı. Ki bu ilk görüşte nefret ettiği Razvan'dan daha da çok nefret etmesine yol açmıştı. Damla 44 yaşındaydı ve hiçbir şeyden bu kadar çok nefret etmemişti.

Damla daha fazla arabesk müziğe daha fazla dayanamayacak hale geldi ve "Razvan bey müziği kapatır mısınız?" dedi sertçe.

Razvan duymamazlıktan geldi.

Damla daha yüksek bir tonda tekrarladı "Razvan Bey müziği kapatır mısınız?"

Razvan durdu, Damla'dan bir önceki çalışan da servisten indi. Şimdi serviste baş başalardı ve önlerinde yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuk vardı.

Damla derin birkaç nefes aldı. Duyulmamazlıktan gelinmeye katlanamıyordu ve ona ondan korkmadığını göstermeliydi.

"Razvan bey!" dedi bu sefer bağırmaya çok yakın bir sesle.

Razvan irkildi ama cevap vermedi.

Gerilim her geçen an artıyordu. Arkasından boğazını sıkmayı da düşündü Damla, inip taksiye binmeyi de ama ne yazık ki çevre yolundaydılar.

Aynı şartları Razvan da analiz etti ve kendini çok daha güçlü hissetti. Evine gidene kadar Damla esiri sayılırdı, direksiyon ondaydı ve kararları o verirdi. Dezavantajları Damla'nın kadın olması ve olaylar büyürse herkesin ona inanacağını düşünmesiydi.

Yol açık olmasına rağmen hızını düşürdü, bir sigara yaktı ve sesi sona getirdi Razvan.

Sigaranın kokusunu aldığı gibi de delirdi Damla ve bağırmaya başladı.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen! Seni kovduracağım! Sana bu saygısızlığını ödeteceğim"

Müziği kapattı Razvan ve arkasını döndü.

"Elinden geleni ardına k(g)oyma" dedi ve sigarasından derin bir nefes alıp Damla'nın yüzüne üfledi.

Damla artık dayanamayacaktı ve sonu ne olursa olsun polisi arayacaktı, eli çantasından telefonunu almaya uzandı, telefonun çıkarttığı an şarjının bittiğini hatırladı. Çaresizliği hiç böyle yaşamamıştı.

Avuçlarını sıkarak ağlamaya başladı. Ağladığını Razvan'a belli etmemek için iyice kendini sıkıyordu. Sıcaktan alnından akan terler gözyaşlarına karışıyor, elinin üstü ile hem terini hem gözyaşlarını siliyordu. Bu yolculuk bitecek, bu servisten inecekti. Ve bu yaşadığı şiddetin elbette intikamını sonu nereye çıkarsa çıksın alacaktı. Ağladığı belli olmasın diye gözlerini sıkıyordu ama gözlerini Razvan'dan ayırmak da istemiyordu. Eğer evine giden güzergahtan çıkarsa saldıracaktı. Ölüm şu an yaşadığı anlardan daha kötü olamaz diye düşünürken Razvan sağa, Damla'nın evine doğru döndü.

İki sigara daha içti Razvan, arabesk şarkılara o çirkin sesi ile eşlik etmeye başladı. Trafikteki arabalara küfürler etti. Damla'yı rahatsız edebileceği kadar rahatsız etti, taciz edebileceği kadar taciz etti ve sonunda Damla'nın evinin önünde durdu.

Servis durunca Damla avuçlarını açtı, tırnakları avucuna geçmişti sinirden. Bembeyaz yüzü kıpkırmızı olmuştu. Servisin kapısına gitti, kolu çekti, ama kapı açılmadı. Tekrar denedi, yine açılmadı. Bir kez daha sinirle çekti yine açılmadı. Razvan sürücü koltuğundan açmaya çalıştı. Yine açılmadı. Dışarı çıkamıyordu Damla ve gözyaşlarını da tutamıyordu. Razvan'a döndü çaresiz. Razvan sesli sesli bir la havle çekti ve sürücü tarafından inip yolcu kapısını dışarıdan açmak için ağır ağır, kabadayı kabadayı yürüdü. Kapıyı Damla'ya özel şoförüymüş gibi açmak zorunda kalmayı kendine yediremiyordu ama eli mahkum açtı. Açılan kapıdan Damla'nın yüzüne bir serinlik vurdu ve indi Damla. Sonra Razvan'ın gözlerine öfke ile baktı. Aynı öfke Razvan'ın gözlerinde de vardı. Aynı anda birbirlerine aynı şeyi söylediler.

"Seni öldüreceğim"

Hiç yorum yok: